Kriptopara Vergi Problemi: Kriptopara Kazançları
Kriptoparaların vergilendirilmesi uzun bir süredir tartışılıyor. Bu tartışma hem kriptopara yatırımcılarını hem de sanal varlık hizmet sağlayıcılarını yakından ilgilendiriyor. Kriptoparaların, daha doğru bir ifadeyle kriptopara işlemlerinin vergilendirilmesi tartışmasından önce tartışılması gereken konu ise kriptoparaların yasal statüsünün ne olduğu, olacağı konusudur.
Kriptoparaların yasal statüsü olarak üç seçenek önümüzde duruyor; emtia (ticari mal), menkul kıymet ve itibari / fiat para birimi.
Menkul Kıymet
Sermaye Piyasası Kanunu’nda madde 3’te menkul kıymetler, “para, çek ve bono hariç olmak üzere; paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikalarını, borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikalarını ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu, kriptoparaları özelliklerine göre menkul kıymet olarak kabul edebilir ancak daha önce yapılan çeşitli açıklamalarda kriptoparaların, SPK kapsamında menkul kıymet tanımına girmekten uzak olduğu, gerçek bir ürünün karşılığı olmaktan uzak olduğu ifade edilmiştir. Türkiye’de kriptoparaları menkul kıymet olarak kabul etme yönünde bir eğilim bulunmamaktadır.
ABD’de halihazırda Ripple tarafından ihraç edilen ve piyasa arzının önemli bir kısmı Ripple şirketinin elinde bulunan XRP kriptopara birimi ile ilgili, Ripple şirketinin sermaye piyasası araçlarına benzer olarak XRP satarak sermaye artırdığı ve şirket faaliyetleri ile XRP fiyatı arasında ilişki olduğu gerekçesiyle XRP’nin menkul kıymet olduğu ve Ripple’ın kayıt dışı menkul kıymet satışı yaptığı gerekçesiyle SEC, Ripple şirketine dava açtı. Yargılama süreci halihazırda devam ediyor. Bu yargılamanın sonucu ABD özelinde kriptoparaların yasal statüsü hakkında önemli bir referans olacak.
Ripple ise XRP’nin yatırımcılarla yapılan sözleşmesel (yatırım sözleşmesi) bir ilişki niteliği taşımadığı, yatırımcılarına şirkette herhangi bir oy verme, yönetime katılma gibi hak sağlamadığı, XRP işlemleri ile Ripple işlemleri arasında bir ilişki olmadığı gibi gerekçelerle XRP’nin menkul kıymet statüsü taşımadığını, para birimi statüsünde olması gerektiğini savunmaktadır. Bu argümanların her biri kriptoparaların yasal statüsü tartışmasında göz önünde bulundurulması gereken önemli tartışmalardır.
İtibari / Fiat Para Birimi
Devletler, siyasi ve ekonomik maliyetini göz önünde bulundurarak, merkeziyetsiz, izin gerektirmeyen ve kontrolü oldukça zor olan blokzincir tabanlı kriptoparaları itibari / fiat para birimi olarak tanımaktan oldukça uzak bir noktadalar.
Türkiye’de kriptopara birimlerini itibari / fiat para birimi olarak tanımaktan oldukça uzaktır. Daha önce konu ile ilgili, arkasında ihraç eden herhangi bir devlet / merkez bankası olmadığı için yasal olarak kriptoparalara bu statünün tanınamayacağı çeşitli açıklamalarda ifade edilmiştir.
27 Haziran 2013 tarihli ve 28690 sayılı Elektronik Para Kanunu çıktığında bu kanunun Bitcoin’i de kapsadığı şeklinde haberler yapılmış ancak yetkililer bu kanunun kriptoparaları kapsamadığı konusunda açıklama yapmışlardır.
Emtia / Ticari Mal
Devletler ve çeşitli kurum ve kuruluşların yaptığı açıklamalar bağlamında kriptoparaları emtia olarak kabul etme eğilimi diğer iki alternatife göre daha ağır basmaktadır. Böyle bir tercihin devletler, merkez bankaları için maliyeti daha düşük olacaktır. Türkiye’de de kriptoparaları emtia olarak kabul etme yaklaşımı diğer iki alternatife göre daha güçlüdür.
Yukarıda sayılan yasal statülerin haricinde farklı ülkelerde kriptoparalara “finansal varlık”, “finansal araç”, “sanal varlık”, “emtia benzeri varlık”, “mülk / eşya”, “yatırım konusu varlıklar” gibi farklı nitelendirmelerin yapıldığını görüyoruz.
Vergi Rejimi
Kriptoparalar, henüz çok sınırlı düzenlendiğinden ve yasal statülerine ilişkin tartışmalar sürdüğünden çok sayıda ülkede halihazırda vergilendirilmiyor. Ülkemizde de kriptoparaları, kriptopara işlemlerini muhatap alan vergi düzenlemeleri bulunmuyor. Ancak kriptopara hizmet sağlayıcılar, aracı kuruluşlar ve diğer kriptopara şirketleri elde ettikleri kazançlardan vergi veriyorlar.
Kriptoparalara ilişkin yukarıda tartışılan yasal statülerden her biri vergiyi doğuran olay ve uygulanacak vergi rejimi ile doğrudan ilişkilidir. Statü değiştikçe uygulanacak vergi rejimi ve vergi oranları da değişmektedir.
Kriptoparaların menkul kıymet olarak kabul edilmesi durumunda yetkilendirilmiş aracı kuruluşlar tarafından stopaj yöntemiyle farklı oranlarda (piyasalarda işlem gören hisse senetleri için %10 stopaj vergisi alınıyor) alınacak kazanç vergileri gündeme gelirken, emtia olarak nitelendirilmesi halinde kazancın niteliğine göre daha karmaşık bir vergilendirme süreci işletilecektir. İtibari para / fiat para, döviz statüsünde kabul edilmesi durumunda da vergi muafiyeti ya da daha düşük oranlı alım-satım vergileri gündeme gelecektir.
Kriptoparalar halihazırda çok sayıda ülkede herhangi bir yasal statüsü olmayan, vergilendirilmeyen ya da çok sınırlı olarak vergilendirilen varlıklardır. Çok sayıda ülke de kriptoparaların vergilendirilmesi için mevcut mevzuatları çerçevesinde uyumlaştırma, düzenleme çalışmaları yürütmektedir.
Türkiye’de henüz kriptoparaların yasal bir statüsü, kriptoparaları kapsayan düzenlemeler, dolayısıyla vergilendirilmesine ilişkin bir mevzuat, yasa yoktur. 29 Eylül 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Orta Vadeli Program (2021-2023)”da “Dijital olarak alınıp satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek, bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecektir.” ifadeleri kullanılmıştır. Bu ifadelerde geçen “sanal varlık” tabirinin kriptoparaları kapsayıp kapsamadığı tam olarak anlaşılamasa da ifade tarzından kriptoparaların da bu çerçeveye dahil olduğu ve vergilendirilmesine ilişkin düzenleme çalışmaları yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kriptopara Kazançları
Vergi rejimi ile ilgili kriptoparalar özelinde tartışılması gereken bir diğer önemli konu kriptopara kazançlarının niteliğidir. Birbirinden farklı çok sayıda kriptopara kazanç türü vardır; Blokzincir ağlarında “madencilik” yaparak işlemlerin onaylanması ve ağa duyurulması gibi işlemler karşılığında “blok ödülü” olarak elde edilen kriptopara kazançları, uzun süreli yatırım (“Hodl” olarak ifade edilmektedir) olarak tutulan kriptoparalardan elde edilen kazançlar, süreklilik arz edecek şekilde alım-satım işlemlerinden elde edilen kazançlar, merkeziyetsiz finans protokollerinde borç alma, borç verme, likidite sağlama işlemlerinden elde edilen kazançlar, sahiplik hakkının devri konusu, NFT (Non-Fungible Token) gibi eşşiz kripto varlıklardan elde edilen kazançlar, “Airdrop” olarak nitelendirilen ödül ya da teşvik amaçlı dağıtılan kriptoparalardan elde edilen kazançlar, “hardfork” olarak nitelendirilen sert çatallama anlamına gelen bir blokzincir ağının farklı protokollerle çalışan iki ayrı ağa bölünmesi neticesinde elde edilen kriptopara kazançları vs.
Yukarıda sayılan kriptopara kazanç çeşitleri daha da artırılabilir ve artmaya da devam ediyor. Kriptopara ekosistemi oldukça hızlı bir şekilde gelişmektedir. Kriptoparalar ve kriptoparalara bağlı olarak kriptopara kazançlarının niteliği de sürekli olarak gelişmekte ve farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır. Blokzincir üzerinde varlık tokenizasyonu neticesinde mevcut ve tokenize edilen yeni varlıklar ve tüm bu varlıklarla blokzincirin sunduğu avantajlarla sağlanan farklı işlem formları özgün işlem ve kazanç çeşitlerini ortaya çıkarmaktadır.
Kriptopara kazanç çeşitlerinden de anlaşılacağı üzere kriptoparaların vergilendirilmesi oldukça kompleks bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda kapsayıcı ve blokzincir teknolojisini anlayan bir bakış açısının ortaya konulması önem arz etmektedir.
Sonuç
Blokzincir teknolojisi, kriptoparalar, merkeziyetsiz, izin gerektirmeyen, hızlı, düşük maliyetli ve güvenli yapısı ile finansal inovasyonun merkezinde yer almaktadır.
Kriptoparaların, kendine özgü diğer finansal varlıklardan ayrılan çok sayıda özelliğe sahip olması, çok çeşitli formlarda geliştirilebilmesi ve geliştirilme amacına, kullanımına göre farklı varlık sınıflarına benzerlik gösterilebilmesi gibi nedenlerle kriptoparaların statüsü ve vergilendirilmesine ilişkin kapsayıcı ve kriptopara inovasyonunu baltalamayacak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Vergilendirme düzenlemeleri yukarıda sayılan birbirinden farklı ve birçok durumda tamamen merkeziyetsiz yapıda tüm kriptopara kazançlarının, kriptopara işlemlerinin ve kişisel kriptopara adreslerinin takip edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Böyle bir durum çok sayıda kişisel hak ihlaline sebep olmasının yanı sıra kriptopara ekosisteminin gelişmesinin de önüne geçecek, hızla büyüyen kriptopara, blokzincir sektöründen Türkiye’nin alacağı payı düşürecektir.
Bu yazı ilk olarak Şubat 2021 tarihinde BTCHaber‘de yayımlanmıştır.