Tether Uzlaşması Ripple Ön Duruşması ve Etkileri
Geçtiğimiz günlerde kriptopara piyasasını yakından ilgilendiren arka arkaya iki önemli gelişme oldu. Bu gelişmelerden ilki Ripple davası ön duruşmasıydı. Bu dava XRP kriptopara birimi yatırımcılarını yakından ilgilendirirken başlangıcı itibariyle kriptopara piyasasını da etkilemiş bir dava olma özelliği taşıyor.
Ripple davası ön duruşmasından daha önemli ve hemen arkasından gelen diğer önemli gelişme ise New York Başsavcılığı ve Tether & Bitfinex arasında imzalanan uzlaşma sözleşmesiydi. USDT stabil kriptopara birimini piyasaya süren Tether firmasına yönelik iddialar USDT’nin piyasa açısından önemi itibariyle endişe ile takip ediliyordu.
Ripple Davası Ön Duruşması
2020 Aralık ayında SEC, XRP’nin menkul kıymet olduğu ve Ripple şirketinin farklı tarihlerde yaklaşık 1.4 milyar dolar değerinde (yaklaşık 14,6 milyar XRP karşılığı) XRP satarak yasa dışı menkul kıymet satışı yaptığı ve menkul kıymet yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle Ripple ve iki yöneticisi Brad Garlinghouse ve Chris Larsen aleyhine bir dava açmıştı.
Sunulan dava dökümanlarında Ripple şirketinin XRP satışlarından önce oluşturduğu bilgi asimetrisi ile yapay olarak hacim oluşturduğu iddiaları da vardı. Ayrıca yasadışı XRP satışlarından Garlinghouse ve Larsenin toplamda 600 milyon Dolar’a yakın gelir elde ettiği de iddialar arasındaydı.
Yukarıdaki iddialar çerçevesinde açılan dava neticesinde ABD’de bulunan ya da ABD’li kullanıcılara hizmet veren çok sayıda kriptopara borsası XRP işlemlerini ya tamamen durdurdu ya da sadece ABD’li kullanıcıları XRP işlemlerinden menetti. Neticede XRP’nin fiyatında önemli bir düşüş meydana geldi.
Ripple davasında 22 Şubat 2021 tarihine ön duruşma tarihi verilmişti. Bu tarih, ön duruşmaya kadar taraflar arasında bir uzlaşmanın olup olmayacağının netleşmesi açısından önemliydi. 15 Şubat 2021 tarihinde taraflarca sunulan ve argümanlarını, delillerini ve argümanlarının yasal dayanaklarını içeren “discovery letter”da mevcut durumda bir uzlaşma ihtimalinin olmadığı ifade ediliyordu. Tarafların uzlaşması durumunda mahkemeye derhal bilgi verileceği ve uzlaşma görüşmelerinin Trump yönetimi altında eski SEC bölüm başkanları ile yapıldığı da ifade ediliyordu.
Uzlaşma ile ilgili bölümde görüşmelerin Trump yönetimi altında eski SEC bölüm başkanları ile yapıldığının belirtilmesi yeni yönetim ile bir uzlaşma ihtimalinin olabileceğini gündeme getirmesi açısından önemliydi. Ancak Biden yönetimi altında yeni SEC yönetiminin Ripple davası ile ilgili kamuoyuna yansıyan olumlu ya da olumsuz bir açıklaması bulunmuyor. Bununla birlikte MIT’de dersler vermiş yeni SEC Başkanı Gary Gensler’in 2018 yılında bir MIT konferansında XRP’nin menkul kıymet olarak değerlendirilebileceğine dair ifadeleri bulunuyor.
Ön duruşmaya giden süreçte önemli bir gelişme de Ripple Baş Hukuk Danışmanı’nın SEC’nin değiştirilmiş şikayeti kapsamında SEC iddialarının sadece “XRP’nin belirli dağıtımlarının bir yatırım sözleşmesi” niteliğinde olup olmadığına dair tek iddiaya düştüğü açıklamasıydı. Nitekim bu iddianın maddi anlamda davanın gidişatında önemli bir değişikliğe neden olmasını beklemek yanlış olur.
Ön duruşmada taraflar argümanlarını ve argümanlarının yasal dayanaklarını mahkemeye sundu. Ripple’ın, 2019 yılında bazı kriptopara borsalarının XRP’yi listelemeden önce SEC ile toplantı yaptığı, SEC’nin XRP’nin statüsüne ilişkin sessiz kaldığı ve bu nedenle bahse konu borsaların kendi değerlendirmelerini yapıp XRP’yi listelediği argümanı çerçevesinde SEC’in sessizliğini lehlerine bir argüman olarak sunmaları önemliydi ancak SEC de 2012 yılında Ripple şirketinin XRP’nin menkul kıymet niteliği taşıyabileceğini düşünüp SEC’ye başvurması gerektiği argümanını öne sürüyor. Yani iki taraf da birbirini erken bir dönemde aksiyon almamakla suçluyor. Beklendiği gibi ön duruşmada davanın gidişatına ilişkin önemli bir gelişme yaşanmadı.
Tether ve New York Başsavcılığı Uzlaşması
Ripple ve SEC davası ön duruşmasından gelebilecek önemli bir gelişme beklenirken, Ripple davası ön duruşmasından hemen sonra 23 Şubat 2021 tarihinde yaklaşık 2.5 yıl süren ve New York Başsavcılığı tarafından yürütülen Tether & Bitfinex soruşturmasından uzlaşma haberi geldi.
New York Başsavcılığı’nın temel iddiası Tether tarafından piyasaya sürülen ve %100 oranında USD ile desteklendiği savunulan USDT kriptopara birimine karşılık 1:1 oranında USD rezervi tutulmadığıydı.
Başsavcılık yukarıdaki iddiasını, Bitfinex kriptopara borsasının müşteri ve şirket fonlarını Panama merkezli Crypto Capital isimli şirkette tuttuğu, (başka kriptopara platformları da fonlarının bir kısmını burada tutuyor) Polonya hükümeti dahil Crypto Capital’in varlıklarına el konulması neticesinde Bitfinex’in Crypto Capital’de bulunan fonlarına erişemediği, Bitfinex borsasında bu nedenle 850 milyon Dolar’lık bir mali açık meydana geldiği, bu açığın yaklaşık 700 milyon Dolar’ının Tether rezervlerinden karşılandığı ve Bitfinex’in bu yolla kullanıcılarının çekim işlemleri dahil operasyonel faaliyetlerini yürütebildiği argümanları ile destekliyor. Dolayısıyla Başsavcılık, Tether rezervlerinin %100 oranında USD ile desteklenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını iddia ediyor.
Başsavcılığın argümanları arasında, Tether firması hukuk danışmanlarının USDT rezervlerine ilişkin çelişkili açıklamaları ve Tether sitesinde USDT rezervlerine ilişkin açıklamada yapılan değişiklik de yer alıyordu. Tether rezervlerinin kredi, nakit ve nakde eşdeğer varlıklar ile tutulduğu, bu kaynaklarla Bitcoin ve diğer kriptopara yatırımı da yapıldığına dair farklı zamanlarda yapılan açıklamalar bu kapsamda değerlendirilebilir. Nitekim Bahamalar’da bulunan Deltec isimli banka ile Tether’in ilişkisi ve bu bankanın Bitcoin yatırımı yaptığı bilgisi de geçtiğimiz aylarda kamuoyuna yansımıştı.
USDT, 35 milyar Dolar’a ulaşan ve hızla artan piyasa değeri, platformlar arası likidite akışı, piyasa risklerinden korunma aracı niteliği ve fiyat hareketleri ile arasında kurulan ilişki bağlamında kriptopara piyasası açısından önemli bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda bu soruşturmanın sonucu piyasa ve yatırımcılar açısından oldukça önemliydi.
Tether rezervlerinin %100 oranında desteklenip desteklenmediğine ilişkin iddiaların açıklığa kavuşturulması, USDT ile işlem yapan yatırımcılar açısından USDT varlıklarını istedikleri zaman 1:1 oranında USD’ye ve USD karşılığı varlıklara çevirebilme durumu ve karşılıksız USDT basarak piyasanın manipüle edilebilmesi gibi risklerin anlaşılması açısından da önemliydi.
Nisan 2019 tarihinde başlayan ve 2.5 yıla yakın süren soruşturma çerçevesinde Tether & Bitfinex firmalarından talep edilen belgeler için 15 Ocak 2021 tarihine kadar süre verilmiş ve bu kapsamda 2.5 milyondan fazla belge Başsavcılığa sunulmuştu. Başsavcılık 23 Şubat 2021 tarihinde Tether & Bitfinex’e 18.5 milyon Dolar değerinde bir ceza verdiğini bu ceza karşılığında uzlaştıklarını, Tether & Bitfinex’in New York eyaletinde faaliyetlerini sonlandıracağına ilişkin uzlaşma sözleşmesini kamuoyuna duyurdu. Ayrıca Başsavcılık 2 yıl boyunca Tether & Bitfinex’i denetlemeye devam edecek. Tether & Bitfinex Başsavcılığa, Başsavcılığın iddialarına ilişkin iş ve işlemleri ile ilgili bilgi, belge sunmaya devam edecek.
Başsavcılık, konu ile ilgili açıklaması ve uzlaşma sözleşmesinde iddialarını sert bir dille savunmaya devam ediyor. Tether firması ise yaptığı açıklamada, piyasanın geleceği ve sürecin uzamaması adına böyle bir cezayı ödemeyi kabul ettiklerini, tamamen suçsuz olduklarını ve rezervlerinin desteklenmediği yönünde hiçbir kanıt bulunamadığını ifade ediyor.
Sonuç
Ripple davasına ilişkin ön duruşma tarihine kadar bir uzlaşma gerçekleşmedi. Taraflar argümanlarını, argümanları ile ilişkili delillerini ve argümanlarının yasal dayanaklarını mahkemeye sundu. Ön duruşmada davanın gidişatına ilişkin kamuoyuna yansıyan önemli bir gelişme olmadı.
Tether & Bitfinex soruşturmasının iddialar ve yargısal süreçler derinleşmeden uzlaşma ile çözülmesi Tether açısından önemli bir kazanım olarak duruyor ve Tether’ın sunduğu belgeler bağlamında elinin güçlü olduğunu gösteriyor. JP Morgan’ın 18 Şubat tarihinde yayımladığı raporunda da ifade edildiği üzere, mevcut soruşturma kapsamında, USDT’ye karşı oluşacak ani bir güven kaybının kriptopara piyasasını olumsuz etkileme ihtimali oldukça güçlüydü. Bu ihtimal de uzlaşmaya konu soruşturma kapsamında şimdilik ortadan kalktı.
Hem Ripple hem Tether firmasına yöneltilen suçlamalar, iddialar, artan piyasa değeri ve bireysel / kurumsal yatırımcı sayısındaki artışa bağlı olarak kriptoparaların yasal statüsüne ve kriptopara düzenlemelerine ilişkin artan tartışmalar ve son aylarda sık gündeme gelen kriptopara ilişkili illegal işlemler bağlamında kriptopara platformlarına yönelik dava sayısında artış ve düzenleyici gelişmelerin hız kazanması ihtimali güçlü bir olasılık olarak önümüzde duruyor.
Bu yazı ilk olarak Şubat 2021 tarihinde BTCHaber‘de yayımlanmıştır.