Açık Sistemler, Blokzincir ve Hukuk Arasında Bir Köprü: “OpenLaw”

Açık Sistemler, Blokzincir ve Hukuk Arasında Bir Köprü: “OpenLaw”

İnternet, insana, topluma, siyasi, sosyal, ekonomik yapılara dair birçok şeyi radikal anlamda hızlı bir şekilde dönüştürdü ve halihazırda dönüştürmeye devam ediyor. İnternet teknolojileri bu dönüşümü, veriyi, bilgiyi açık hale getirerek, farklı bir deyişle demokratikleştirerek yaptı. Veri, bilgi, daha eşit, daha erişilebilir ve geliştirilebilir olarak ulusal sınırların ötesinde bireylere sunuldu ve bu durum insanlığın kolektif gelişimine önemli bir katkı yaptı.

İnternet teknolojilerinin gelişimi ile birlikte, internetin sunduğu avantajlar ve yukarıda ifade edilen insanlığın gelişimine yaptığı katkı doğrultusunda “açıklık” kavramının önem kazandığını ve bu çerçevede birçok konseptin önüne bilinçli bir tercih olarak “open” kavramının konulduğunu gördük. Bahse konu konseptler internet teknolojileri özelinde temel hak ve özgürlükler çerçevesinde şimdiye kadar farklı şekillerde ele alındı. “Open Source”, “Open Society”, “Open Democracy”, “Open Government”, “Open Culture”, “Open Finance”, “Open Banking”i bu konseptlere örnek olarak verebiliriz.

Açıklık, yukarıdaki bağlamda, temelde bilginin sansüre dirençli ve kolay erişilebilir bir şekilde bireylerin erişimine sunulduğu, şeffaf, eşitlikçi, daha demokratik yapılara (bilgi yapılarına) vurgu yapmak için tercih edilen bir kavramdır.

Bitcoin ile tanınırlık kazanan ve kullanım alanlarının hızla arttığı blokzincir teknolojileri açıklık bağlamında oldukça önemli teknolojilerdir. İnternetin veriye, bilgiye yaptığı şeyi blokzincir teknolojisi, dağıtık defter tabanlı kriptoparalar finansal araçlara yapmıştır ve bu yönüyle internet devriminde oldukça önemli bir yere sahiptir.

Blokzincir teknolojileri yukarıda ifade edilen “açıklık” konsepti çerçevesinde sansüre dirençli, kolay erişilebilir, güvenli ve şeffaf yapılar için önemli bir teknolojik altyapıdır. Özellikle “Açık Finans” çerçevesinde blokzincir tabanlı merkeziyetsiz finans, DeFi protokolleri son derece özgün ve yenilikçi finansal araçlar sunmaktadır. Şimdiye kadar blokzincir tabanlı teknolojilerin açıklık bağlamında finansal araçlar ve işlem ekosistemi çerçevesinde bireylere önemli avantajlar sunduğunu gördük. Bununla birlikte blokzincir tabanlı teknolojiler birçok farklı alanı bu bağlamda dönüştürmeye aday teknolojilerdir.

OpenLaw

image1

OpenLaw, yukarıda ifade edilen “açıklık” konsepti çerçevesinde blokzincir teknolojisini kullanan topluluk tabanlı bir hukuk uygulaması, girişimidir. Ethereum tabanlı blokzincir uygulamaları geliştiren ConsenSys tarafından desteklenen ve Aaron Wright ve David Roon tarafından kurulan OpenLaw, yasal sözleşmelerin zincir üstü oluşturulması ve yürütülmesi için geliştirilmiş bir blokzincir protokolüdür.

OpenLaw, hukukçuların, avukatların ya da isteyen bireylerin platformu kullanarak hızlı ve etkili bir şekilde akıllı sözleşme tabanlı, şeklen uygun hukuki sözleşmeler yapmasına olanak tanımaktadır. Platformun kullanımı ile ilgili dökümantasyon kısmında detaylı açıklamalar bulunmaktadır. Sözleşmenin adı, niteliği, tarafları, tarihi, adresler, ekler ve sözleşmeye dair birçok şey basitleştirilmiş kullanıcı arayüzüne girilerek otomatik olarak akıllı sözleşme üzerine kodlanmaktadır.

Sözleşmeler daha “akıllı” (esnek, geliştirilebilir, birlikte çalışabilir) bir formda blokzincir üzerinde akıllı sözleşmelere kodlanırken blokzincirin sunduğu güvenlik katmanlarından da faydalanır. Sözleşmenin yetkisiz kişilerce değiştirilemeyeceği, ancak yetkili kullanıcılar tarafından dijital imza (özel anahtar) ile imzalanabileceği blokzincir güvencesi altına alınır.

Burada önemli bir problem olarak açık blokzincir ağlarında sözleşmelerin herkes tarafından görülebilir (şeffaflık) olmasının doğurabileceği potansiyel sorunlar akla gelebilir. Bu sorun OpenLaw platformunda sözleşmeyi imzalayacak kullanıcılara tanımlanan kullanıcı ID (UserId)’si ve sözleşme ID’si (ContractId) hash değerlerinden elde edilen hash değeri ile sözleşmenin imzalanması, görülebilir olması ile aşılmaya çalışılmaktadır. Burada ancak UserId ve ContractId’yi bilen biri sözleşmeye dair verileri görebilir. Bunun haricinde UserId ve ContractId karıştırıldığı için bir ContractId’de kaç taraf olduğunu ve bir kullanıcı, UserId tarafından kaç sözleşme imzalandığını bilmek imkansızdır. Daha gelişmiş imza opsiyonları üzerinde geliştirmeler sürmektedir.

Sözleşmelerin dağıtık, güvenli bir ağ üzerinde saklanması, depolanması, sözleşme şablonunun platform üzerinde yapılacak sözleşme türüne göre seçilebilir olması (şekil şartlarını taşımayan geçersiz bir sözleşme hazırlama riskini düşürecektir), sözleşmenin kolayca taraflarca imza altına alınabilmesi, sözleşmenin gerçek dünya sözleşmelerine göre daha kolay revize edilebilmesi, sözleşmenin imzalanması ile akıllı sözleşmelere kodlanmış farklı işlemlerin tetiklenebilmesi yani bir blokzincir üzerinde birlikte çalışabilir daha “akıllı”, “yürütülebilir” sözleşmeler yapılabilmesi sözleşmelerin zincir üstüne taşınmasının önemli avantajları arasındadır.

Geçerlik Şartları, Temel Problemler

Hukukumuzda sınırlı sayıda sözleşme hariç sözleşmelerde şekil serbestisi vardır. Yani taraflar yasalarla sınırlanmayan, geçerliliği için şekil şartı öngörülmeyen konularda sözleşme yaparken belirli bir şekle bağlı değildir. Şekil şartının olmadığı sözleşmeler sözlü dahi yapılabilir ancak bu ve benzeri durumlarda ispata dair problemler ortaya çıkabilmektedir. Sözleşmelerin içeriği de tarafların özgür iradesi ile kanuni sınırlar içinde belirlenebilmektedir. Kısaca, hukukumuzda sözleşme özgürlüğü ve şekil serbestisi genel ilke iken kamu yararı için şekil ve içerik açısından bazı sınırlamalar öngörülmüştür.

Blokzincir, akıllı sözleşme tabanlı sözleşmelerin, hukuki olarak şekil serbestisi olan konularda, içerik olarak hukuka aykırılık taşımaması halinde geçerli bir sözleşme olarak, taraflar arasındaki hukuki, sözleşmesel ilişkiyi ortaya koyması açısından bir problem yoktur. Hatta ispat açısından önemli avantajlar da sağlayacaktır ancak şekil şartları olan sözleşmeler için yasalarca açıkça öngörülmediği takdirde blokzincir üzerinde geçerli bir hukuki sözleşme yapılamayacaktır.

Sözleşmelerin açık blokzincir üzerinde gizliliğinin nasıl sağlanacağı, değiştirilemezlik prensibi çerçevesinde sözleşmelerin revizesi ya da ilgili kaydın kişisel veriler, gizlilik çerçevesinde tamamen ortadan kaldırılması gibi durumlarda nasıl bir çözüm getirileceği, birlikte çalışabilir, kompleks akıllı sözleşmelerde istismar edilebilecek açıklıkların çıkması gibi durumlarda ek güvenlik tedbirlerinin ne olacağı, işlemlerin imzalanmasına ilişkin üçüncü parti hizmet sağlayıcı ve taraflar arasında nasıl güvenli bir yöntemin uygulanacağı gibi problemler, etkili çözümlerin getirilmesi gereken teknik problemler olarak karşımıza çıkıyor.

The LAO

image2

The LAO platformu, blokzincir, akıllı sözleşme tabanlı Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar (Decentralised Autonomous Organizations / DAOs) konseptini benimsemiş, yönetime ve yatırım süreçlerine dair temel konularda bir DAO olarak yönetilen yani akıllı sözleşmeler aracılığıyla karar verme ve yönetim süreçlerinin işletildiği, akredite yatırımcılardan oluşan, üçüncü parti hizmet sağlayıcılardan hukuki ve diğer konularda hizmet alan OpenLaw tarafından geliştirilmiş, limited şirket altında örgütlenmiş ilk hukuki DAO’dur.

Sonuç

OpenLaw platformu yukarıdan da anlaşılacağı üzere yalnızca hukuki sözleşmeler ile akıllı sözleşmeler, blokzincir teknolojileri arasında bir köprü kurmamakta aynı zamanda akredite yatırımcılar, kurumsal yatırımcılar ile blokzincir ekosistemi arasında hukuki bir rejim inşa etmektedir.

Şimdiye kadar blokzincir ekosistemi temel anlamda teknik, hukuki gereksinimlerinin birçoğunu bir şekilde yenilikçi, zincir üstü çözümler ile blokzincir üzerinde önemli ölçüde çözmeyi başardı. OpenLaw tarafından ele alınan birçok konu da halihazırda gelişim aşamasında ve oldukça hızlı bir şekilde gelişiyor.

Blokzincir ekosisteminin, oldukça önemli olan, geleneksel finansal, hukuki yapılarla entegrasyonunda, uyumunda OpenLaw tarafından halihazırda geliştirilmeye devam eden zincir üstü sözleşmesel ilişkilerin ve DAO’lar özelinde karşılanmaya çalışılan yasal gereksinimlerin hem ekosistemin büyümesine hem de ana akım benimsenmesinde önemli bir yeri, katkısı olacak.

Bu yazı ilk olarak Mayıs 2021 tarihinde BTCHaber‘de yayımlanmıştır.

Share This