Merkeziyetsiz Yönetişim Modelleri: DAO'lar

Merkeziyetsiz Yönetişim Modelleri: DAO’lar

“Devrim” kavramının sıklıkla Bitcoin ile yan yana kullanıldığını görüyoruz. Ben de Bitcoin’in devrimsel bir eşik olduğuna inananlardanım. 2013 yılında yazmaya başladığım ve 2015 yılında yayımladığım bir raporun adı da “Finansal Bir Devrim: Bitcoin”dir. Aynı raporu bugün yazıyor olsaydım “finansal bir devrim” tabirini kullanmazdım çünkü bir alandaki devrimsel bir değişikliğin etkileri yalnızca ilgili alanla sınırlı kalmıyor, devrimsel bir yenilik sosyal, siyasi, ekonomik kurumları dönüştürüyor.

Bitcoin’i devrimsel bir varlık haline getiren en önemli şey, “güven” kavramının blokzincir tabanlı dağıtık, merkeziyetsiz bir ağ üzerinde kriptografik protokoller ile güvene alınmış işlemlerle yeniden inşa edilmesiydi. Bitcoin’i, diğer kriptoparalar, akıllı sözleşme platformları, merkeziyetsiz finans ptokolleri, NFT’ler ve merkeziyetsiz otonom organizasyonlar gibi gelişmeler takip etti. Bu gelişmeleri tamamlayıcı devrimler olarak nitelendiriyorum.

Bitcoin devriminin “yönetim” anlamında tamamlayıcı devrimi yukarıda yer verilen Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar (DAOs — Decentralized Autonomous Organizations)’dır. Devrimin siyasi boyutu olan DAO’lar karar verme süreçlerinde, yönetim mekanizmalarında “güven” kavramını, yönetişim konsepti ile farklı bir boyuta taşıma potansiyeli taşıyor.

Kod Kanundur

Kriptopara ekosisteminde bir motto haline gelen “kod kanundur” ifadesi, insanlar, merkezi otoriteler tarafından kötüye kullanılamayan ve insana, merkezi yapılara güven ihtiyacının kodlar, akıllı sözleşmeler aracılığıyla minimize edildiği bir işlem ekosistemine vurgu yapmak için kullanılıyor.

Bugün demokrasi kültürü, güçler ayrılığı, anayasal kurumlar aracılığıyla yöneticilerin denetlenerek yönetim, karar verme süreçlerinin menfi olarak vatandaşların aleyhine kullanılmaması ve vatandaşların yönetim süreçlerine, karar verme mekanizmalarına maksimum düzeyde katılımlarının sağlanması amaçlanıyor. Ancak hem demokrasi anlamında bireylerin yönetim ve karar verme süreçlerine etkin bir şekilde katılımında çeşitli nedenlerle önemli problemler olduğunu hem de yasalara rağmen yönetim süreçlerinin menfi aktörlerce sık sık kötüye kullanıldığını görüyoruz.

Sivil toplum kuruluşlarında ve şirketlerde de yönetim ve karar verme süreçlerinin demokratikleştirilmesi ve alınan kararların verimlilik ve etkililiğinin artırılması adına çok sayıda model geliştiriliyor ve çalışmalar yürütülüyor. Bu yapılarda da yönetim ve karar verme mekanizmalarında önemli problemlerin olduğunu görüyoruz.

Yönetişim Nedir?

Yönetim kavramının, karar alma süreçlerinin daha dikey bir şekilde kurgulandığı, katılımın düşük olduğu, daha merkezi, hiyerarşik yapılarda yönetim pratiklerine karşılık geldiğinden hareketle “yeni kamu yönetimi” anlayışı çerçevesinde “yönetişim” kavramı önem kazanmaya başlamıştır.

Yönetişim, TDK sözlüğünde “resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımı” şeklinde tanımlanmaktadır. Son yıllarda uluslararası kuruluşlar tarafınan sık referans verilen ve tartışılan bir kavram olmakla birlikte yönetişim kavramının literatürde uzlaşılan bir tanımı yoktur. Çünkü kavram siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki yapıları kapsayan ve farklı yapılarda iş, yönetim modelleri, karar verme süreçleri için kullanılan kapsayıcı bir kavramdır.

Yönetişim kavramının İngilizce karşılığı “Governance”dır. Bugün kriptoparaların evriminde oldukça önemli bir eşik olan ve DAO konseptinin önemli bir uygulama alanı olan merkeziyetsiz finans (DeFi — Decentralized Finance) protokollerinde yönetim, karar verme süreçleri için de “governance” kavramı kullanılmaktadır.

DAO’ların Sunduğu Çözüm Nedir?

Yukarıdaki örneklerden hareketle kod kanundur mottosu daha güvenli, şeffaf ve öngörülebilir bir işlem deneyimine referansla kullanılan bir kavram niteliği taşımaktadır. Bu motto çıkışı itibariyle, Bitcoin’in maksimum arzının belirli olması, enflasyon oranının belirli olması, şeffaf, güvenli bir işlem deneyimi sunması, fonları üzerinde kullanıcılara %100’e varan bir kontrol vermesi ve sahip olduğu konsensüs mekanizması ile merkezi bir otoriteye bir aracıya duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmasına referansla kullanılmıştır. Bitcoin aynı zamanda ilk DAO kabul edilmektedir.

DAO’lar, yönetim ve karar veme sürecinin işletileceği herhangi bir yapı için kurallar bütünün akıllı sözleşmelere kodlandığı ve yönetime ilişkin karar alma süreçlerinin farklı seviyelerde otomatize edildiği, DAO’lar aracılığıyla gerçekleştirilen tüm iş ve işlemlerin şeffaf bir şekilde blokzincir güvencesi altına alındığı ve ileride gerçekleştirilecek işlemlerin karar verme süreçlerine ilişkin yine akıllı sözleşmelere, blokzincir teknolojisine güvenildiği iş, yönetim modelleridir.

DAO’lar özgünlendiği amaca göre birbirinden oldukça farklı şekillerde tasarlanabilmektedir. Her ne kadar merkeziyetsiz bir teknoloji üzerine, kodlara, akıllı sözleşmelere güven esasına göre geliştirilmiş bir konsept olsa da yapısına ve geliştirilme amacına göre DAO’lar da farklı seviyelerde merkezileşme özellikleri gösterebilmektedir. Ancak DAO’lar istenildiği takdirde güven ihtiyacının önemli ölçüde minimize olduğu, çok daha demokratik, şeffaf, güvenli, hızlı, düşük maliyetli, etkili bir yönetişim mekanizması olarak tasarlanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle DAO konseptinin sunduğu tüm bu avantajlar günümüz yönetim, karar verme süreçlerinin çözemediği en önemli problemler olarak sayılabilir ve DAO’lar bu dezavantajları minimize etme noktasında önemli bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

DAO’ların Gelişimi

Yukarıda da ifade edildiği üzere ilk ve en ilkel DAO Bitcoin’dir. Ancak Bitcoin ağı, fikir birliği konsensüsü her ne kadar bir DAO niteliğinde olsa da karmaşık iş modelleri, yönetim süreçleri için elverişli değildir. Bitcoin’den sonra benzer kriptoparaların ortaya çıkması ve hemen sonrasında akıllı sözleşme platformu olarak Ethereum ağının geliştirilmesi DAO’ların gelişimini hızlandırmıştır.

Ethereum gibi akıllı sözleşme platformlarının gelişimi ile birlikte akıllı sözleşme tabanlı farklı uygulamaların, birlikte çalışabilir şekilde geliştirebildiği, blokzincir üzerinde daha karmaşık iş modelleri, merkeziyetsiz uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu süreç DeFi protokollerinin gelişimini hızlandırmış ve DeFi protokollerinin piyasa değeri katlanarak artmıştır. DeFi protokollerinin gelişimi ise yukarıda ifade edilen DeFi “governance” modelleri ile DAO’ların gelişimine ivme kazandırmıştır.

Bugün DAO’lar farklı merkeziyetsizlik düzeylerinde çok farklı şekillerde tasarlanabilmektedir. Şirketler yönetim ve karar verme süreçlerine DAO modellerini entegre etmeye çalışmaktadır. Varlık, yatırım fonları DAO modeli ile işletilmektedir ve DAO’lar için yasal altyapı çalışmaları yürütülmektedir.

Geçtiğimiz haftalarda Edward Snowden’in “Stay Free” isimli NFT’si PleasrDAO tarafından 2224 ETH karşılığı satın alınmıştır. Aynı DAO, Uniswap V3 NFT’sini 310 ETH karşılığı satın almıştır. Bahse konu DAO bir NFT yatırım fonu, koleksiyoncusu gibi çalışmaktadır. DAO konseptine uygun olarak yatırım yapılan kripto varlıklar da çoklu-imzalı kriptopara cüzdanlarında tutulmaktadır.

The LAO tarafından geliştirilen FlamingoDAO da NFT yatırımı, koleksiyonculuğu ve tokenizasyonu için tasarlanmış bir DAO’dur. The LAO tarafından geliştirilen NeptuneDAO ise DeFi protokollerine likidite sağlamak için geliştirilmiş bir DAO’dur. Likidite sağlayıcıları sağladıkları likidite oranlarında gelirler elde etmektedir. Ve tüm bu işlemler DAO güvencesi altında yapılmaktadır.

The LAO platformu ABD’de şirket şeklinde yapılanmış belirli, sınırlı bir ortak sayısı olan, ortaklık yapısının sermaye şartına göre tamamen yasal olarak gerçekleştiği ve yönetim, karar verme süreçlerinde DAO modelinden faydalanan bir organizasyondur. The LAO’nun DAO operasyonları çerçevesinde üçüncü parti hizmet sağlayıcılardan vergi vb. yasal yükümlülükler konularında hizmet alınmaktadır.

DAO’ların gelişimi ile ilgili en önemli problemlerden biri olarak sayılan düzenlemeler konusunda da geçtiğimiz aylarda önemli gelişmeler olmuştur. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Wyoming Eyaleti’nde uzun bir süredir tartışılan DAO düzenlemesi geçmiş ve DAO’lar yasal bir kişilik kazanmıştır. Bu düzenleme ile birlikte bir DAO resmi işlemler yapabilecek, hukuki süreçlerde taraf olabilecektir.

Sonuç

Kriptoparaların ve blokzincir teknolojisinin gelişim hızı baş döndürücü bir ivme yakaladı. Bu ekosistemin, geleneksel yapılara meydan okuyan yönüyle bu kadar hızlı gelişeceğini düşünmüyordum. DAO’lar ise çok daha özel bir alana karşılık geliyor ve yukarıda ifade ettiğim “Bitcoin Devrimi”nde DAO’ların siyasi, sosyal ve ekonomik yapılar açısından oldukça önemli bir yeri olacağına inanıyorum.

Henüz kriptoparalar, daha geniş bir ifadeyle kripto varlıklar çok sınırlı düzenlenmişken DAO’lar ile ilgili ve DAO’lar lehine yasal düzenlemelerin geçmiş olması heyecan verici olmakla birlikte DAO’ların temel konseptinden uzaklaşmadan yasal olarak düzenlenmesinin mevcut düzenlemeler açısından zorlukları itibariyle bu gelişme DAO konseptinin önemli ölçüde aşınmasına neden olma potansiyeli de taşımaktadır.

Yönetişim kavramının hem kamu hem özel sektör tarafından yoğun bir şekilde tartışıldığı ve güven temelinde daha demokratik daha katılımcı ve daha etkili karar verme mekanizmalarının geliştirilmeye çalışıldığı günümüzde DAO’lar tüm bu başlıklar için Bitcoin’in finansal işlemler için yaptığına benzer şekilde “güven” kavramını yönetim ve karar verme süreçlerinde domine etmeye aday bir teknoloji olarak önümüzde duruyor.

Bu yazı ilk olarak Mayıs 2021 tarihinde Blockchain İstanbul‘da yayımlanmıştır.

Share This