Kişisel Kriptopara Adresleri: Düzenlemeler ve Uyum Çalışmaları

Kişisel Kriptopara Adresleri: Düzenlemeler ve Uyum Çalışmaları

Kişisel kriptopara adresleri, kriptopara birimlerinin saklandığı ya da ticaretinin yapıldığı platformların sunduğu cüzdan hizmeti gibi üçüncü parti hizmet sağlayıcılar dışında özel anahtarı bireyler tarafından tutulan ve bireylerin tam kontrol sağladıkları adreslerdir.

Kişisel kriptopara adresleri, kriptopara birimlerinin saklandığı ya da ticaretinin yapıldığı platformların sunduğu cüzdan hizmeti gibi üçüncü parti hizmet sağlayıcılar dışında özel anahtarı bireyler tarafından tutulan ve bireylerin tam kontrol sağladıkları adreslerdir.

Kriptopara borsaları ya da kriptopara depolama, transferi gibi cüzdan hizmeti sağlayan hizmet sağlayıcıların büyük çoğunluğu kullanıcılarına sahip olduğu kripto varlıkların özel anahtarlarını sağlamamakta, kullanıcıların kripto varlıklarını kendi adreslerinden oluşan havuzlarda saklamaktadır.

Bu noktada kriptopara topluluğunda sık dile getirilen “not your keys not your coins” mottosunu dile getirmekte fayda var. Yani özel anahtarına sahip olmadığın kriptopara, senin kriptoparan değil.

Kriptopara platformu, borsası ve cüzdan uygulaması hacklerinin, dolandırıcılıklarının milyarlarca dolarlık yüksek maliyeti düşünüldüğünde kişisel adreslerde tutulmayan kriptoparaların sahipliğinin niteliği daha iyi anlaşılır.

Coinbase borsasında tuttuğu 350 Bitcoin karşılığında, Bitcoin sert çatallaması ile ortaya çıkan Bitcoin Gold (BTG) kriptopara biriminden aynı oranda (350 BTG) Coinbase borsasından talep eden kullanıcının talebi Coinbase’in böyle bir yükümlülüğü olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme de bu durumu verdiği kararla onayladı. Dolayısıyla kullanıcı, sahip olduğu Bitcoin’leri kişisel cüzdanında tuttuğu takdirde elde edeceği Bitcoin Gold kriptopara birimini elde edemedi. Coinbase’in tavrı ve mahkemenin kararı kişisel adres ve kriptopara birimi sahipliğini tartışmaya açtı.

Coinbase’in yaklaşımı kriptopara sahipliğini ve kriptoparaları kişisel adreslerde saklamanın önemini gündeme getirirken geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir düzenleme girişimi özel hayatın gizliliği gibi çok temel bir hak ile kişisel adreslerin gündeme gelmesine neden oldu.

Coinbase CEO’su Brian Armstrong ABD’de resmi kriptopara şirketlerinin sadece kimliği belirli, profillendirilmiş, tanımlı adreslere kriptopara çekme ve bu adreslerden kriptopara yatırma işlemlerine izin vermelerini zorunlu kılan bir düzenleme üzerine çalışıldığı iddiasını şahsi Twitter hesabından duyurdu. Brian Armstrong kişisel değerlendirmesinde böyle bir düzenlemenin işlevsizliğine ve gereksizliğine vurgu yaptı ve bu düzenleme ile ilgili olarak ABD Hazine Bakanı Mnuchin’i işaret etti. Armstrong’un açıklaması ile birlikte Bitcoin fiyatında yaklaşık %10 oranında bir düşüş yaşandı ve bu düşüş Armstrong’un dile getirdiği iddialara dayandırıldı.

Peki bu gelişme ne anlama geliyor, neden bu kadar önemli ve olası hukuki, ekonomik sonuçları neler?

Böyle bir düzenleme hem temel hak ve özgürlüklerden özel hayatın gizliliği çerçevesinde hem de kriptopara ekosistemi açısından son derece olumsuz bir gelişme teşkil ediyor. Aynı zamanda insanları gizli kalmak için teşvik edecek, amacının aksine illegal işlemleri artırma potansiyeli olan ve amacını gerçekleştirme noktasında da işlevsiz bir düzenleme girişimi olarak karşımıza çıkıyor.

Öncelikle oldukça özgün ve yenilikçi bir işlem ekosistemi sunan ve işlem hacmi ve piyasa değeri katlanarak artan DeFi uygulamalarında adreslerin kimliklendirilmesi, profillendirilmesi hem çok zor hem de son derece işlevsiz bir niteliğe sahip. Bununla birlikte DeFi uygulamalarının yani merkeziyetsiz finansın, finansal özgürlükleri daha geniş bir çerçevede sunma işlevi ve bu işleve uygun işlem ekosistemi böyle bir düzenleme için önemli bir antitez teşkil ediyor.

Hollanda’da kriptoparalara ve kriptopara borsalarına yönelik sıkı düzenlemeler nedeniyle geçtiğimiz aylarda kriptopara borsaları, kullanıcılarının işlem yapacakları kişisel adreslere sahip olduklarını ispat etmeleri için adresin ekran görüntüsünü sağlamalarına ilişkin bir yöntem uygulamaya başlamıştı.

Hollanda’da uygulanan yöntem de adres kimliklendirmesi açısından son derece problemli bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim bir kullanıcı başka bir kullanıcı adına kriptopara çekme ya da yatırma işlemi gerçekleştirmek istediğinde kolaylıkla bahse konu adrese ilişkin ekran görüntüsünü elde edebilir ve bunun denetimi mevcut durumda mümkün değil.

CoinCorner kriptopara borsası CEO’su Danny Scott, bu makalenin konusu olan, ABD Hazine Bakanlığı’nın kişisel adreslerle ilgili düzenleme iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada Man Adaları ve İngiliz Finansal Hizmetler Kurulu (FSA) ile yasalara uyum çalışmaları kapsamında kişisel adreslerin profillendirilmesi ile ilgili deneyimlerinden bahsetti.

Scott, uyum çalışmaları kapsamında Hollanda’da uygulanan ekran görüntüsü ile adres doğrulama yönteminin tartışıldığını ve kendilerinin “imza” yöntemini önerdiklerini dile getirdi. İmza yönteminde, kişisel adresi ile kriptopara borsalarına, işlem platformlarına kriptopara yatırma ve kişisel adresine kriptopara çekme işlemi gerçekleştirmek isteyen kullanıcıya imzalaması için bir mesaj gönderilecekti ve kullanıcı blockchain üzerinde yayınlanan bu mesajı imzalayarak adrese ilişkin sahipliğini doğrulayacaktı.

Kısa bir süre sonra bu yöntemin de işlevsizliği fark edildi. Birçok kullanıcı “imza”lama işlemini bilmiyor ve yapamıyordu. Birçok kullanıcı üçüncü parti bir cüzdan uygulaması kullanıyordu ve imza yetkisi yoktu. Bazı kullanıcılar ise bir adrese ya da cüzdana kriptopara çekme gibi bir işleme ihtiyaç duymadan doğrudan web tabanlı bir cüzdan aracılığıyla alışveriş yapmak istiyordu. Ayrıca imza işleminin yapılması durumunda işlemi imzalayanın gerçekten borsada işlem yapan kullanıcı olup olmadığı nasıl tespit edilecekti?

Yukarıda anlatılan örnek olaylardan anlaşılacağı üzere kişisel adreslerin kimliklendirilmesi, profillendirilmesi kriptopara işlem ekosistemi açısından işlevsel değil hukuki açıdan ise çok temel bir hak olan özel hayatın gizliliğini ihlal niteliği taşıyor.

Kullanıcılar, kriptopara borsalarında işlem yapmadan önce artık bir piyasa standardı haline gelen “müşterini tanı” (KYC – Know Your Customer) prosedürünü tamamlamak zorundalar. Kullanıcılar, KYC prosedürü için yanlış bilgiler kullansa dahi banka hesaplarına itibari para birimi çekmek istediklerinde yerel bir banka hesabı kullanmak zorundalar.

Uluslararası Mali Eylem Gücü (FATF)’nün kriptopara borsaları için geliştirdiği “Seyahat Kuralı” da uluslararası bir standart olma yolunda hızla ilerliyor. Seyahat Kuralı’na göre kriptopara borsaları ve diğer aracı kuruluşlar belli bir miktarın üzerindeki işlemlere ilişkin anlık bilgi paylaşımında bulunacak. Binance ve çok sayıda kriptopara borsası Seyahat Kuralı’na uyacağını duyurdu.

Hükümetlerin elinde yukarıda anlatılan araçlar başta olmak üzere, bankacılık işlemlerinde olduğu gibi, illegal işlemlerin takibi açısından çok sayıda araç var. Nasıl her bir bireyin suç işleme potansiyeli göz önünde bulundurularak nakit parası ile gerçekleştirdiği işlemleri, özel hayatın gizliliği çerçevesinde takip edilemiyorsa her bir kişisel kriptopara adresinin de profillendirilmesi hem ekonomik özgürlükler hem de özel hayatın gizliliği açısından ihlal niteliği taşıyor.

Bir banka, ATM’sinden para çeken kullanıcının gerçekten hesap sahibi olup olmadığını bilmiyor. ATM’den para çeken kişi, kart bilgileri hesap sahibi tarafından iradi olarak verilen hesap sahibi dışında biri mi ya da kart bilgilerini yasadışı ele geçiren bir suçlu mu bilinmiyor. Ayrıca bireyler harcamalarını ve alışverişlerini nakit para ile yaptıkları takdirde yaptıkları işlemler takip edilemiyor. Özel hayatın gizliliği çerçevesinde takip edilmemesi de gerekiyor.

Her bir işlem için kullanılacak kullanıcı adreslerinin kimliklendirilmesi blockchain teknolojisinin sunduğu fırsatlar ve kriptoparaların sağladığı işlem kolaylığı ile de çelişiyor. Kişisel kriptopara adresinden gerçekleştirilecek her bir işlem için kullanıcının kimliğini doğrulama zorunluluğu hem hukuki hem de bürokratik açıdan çok sayıda problemi beraberinde getiriyor.

Armstrong’un dile getirdiği iddiaların ekonomik etkisi çerçevesinde, kriptopara ekosistemi açısından son derece önemli bir ülke olan ve kriptopara işlem hacminin oldukça yüksek olduğu ABD böyle bir düzenleme neticesinde içe kapanabilir ve uluslararası kullanıcıları, sermayeyi kaybederken ülke içerisindeki sermaye de ABD dışına kayabilir. Bu durumun kriptopara piyasasına da olumsuz etkileri olacaktır.

Ekonomik gerekçelerle, temel haklar açısından da aşırılıklar içeren böyle bir düzenlemenin geleceğini düşünmüyorum. Ancak önümüzdeki aylarda çok sayıda benzeri düzenleme girişimlerini duymaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Özgürlükler ve güvenlik arasında yapılacak tercihte dengenin güvenlik lehine önemli ölçüde bozulması bireylerin ekonomik ve sosyal özgürlüklerine ve güvenliklerine önemli sınırlılıklar getirecektir. Böyle bir tercihte dengenin özgürlüklerden yana olması hem kriptopara ekosistemi hem de bireyler açısından çok daha iyi sonuçlar doğuracaktır.

Bu yazı ilk olarak CryptonNetwork sitesinde yayımlanmıştır.

Share This