Merkeziyetsiz Finans (DeFi) Protokolleri Düzenlenebilir mi?

Merkeziyetsiz Finans (DeFi) Protokolleri Düzenlenebilir mi?

Düzenlemeler, kriptoparalar ile ilgili geçtiğimiz aylarda en çok tartışılan konulardandı. Birçok ülke kriptoparaların hukuki ve ekonomik statüsüne dair düzenleyici politikasını sınırlı ölçüde de olsa yansıtan önemli kararlar aldı. Özellikle ABD’de gündeme gelen düzenleyici gelişmeler, niteliğine göre piyasayı hem olumlu hem olumsuz etkiledi.

Düzenlemeler Neden Önemli?

Fon yönetim şirketleri, analiz şirketleri ve aracı kuruluşlar tarafından yapılan çok sayıda anket çalışmasında kurumsal yatırımcılara kriptoparalara neden yatırım yapmıyorsunuz, yatırım yapmayı düşünür müsünüz sorusu yöneltilmiştir. Yatırım yapmama nedenleri ile ilgili sunulan düzenleyici belirsizlikler, siber saldırılar, operasyonel riskler, aşırı dalgalı kur gibi seçenekler arasında açık ara en çok tercih edilen seçenek düzenleyici belirsizlikler olmuştur.

Düzenleyici belirsizlikler sadece kurumsal yatırımcılar açısından değil çok sayıda anket çalışmasına göre bireysel yatırımcıların da kriptoparalara yatırım yapmamalarının önemli bir nedenini oluşturuyor. Kriptoparaların yasaklanması, sıkı bir şekilde düzenlenmesi neticesinde önemli ölçüde sınırlanması, ağır vergilere tabi tutulması ve bu gelişmelere bağlı olarak fiyatlar seviyesinde meydana gelecek önemli düşüşler hem kurumsal hem de bireysel yatırımcıların başlıca düzenleyici korkularını oluşturuyor.

Kriptoparalar Düzenlenebilir Mi?

Bitcoin ile tanınırlığı artan blokzincir teknolojileri bireylere geleneksel finansal kurumlara, araçlara nazaran kontrollerinin çok daha fazla olduğu, merkeziyetsiz, izin gerektirmeyen, hızlı, düşük maliyetli ve güvenli bir işlem ekosistemi sunuyor. Kriptoparalar genel olarak bu özelliklere sahip olsa da XRP, USDT gibi blokzincir tabanlı daha merkezi varlıklar da mevcut.

Merkeziyetsizlik arttıkça düzenleyici zorluklar da artıyor. Merkezi olmayan, sınırları olmayan ve şifreleme protokolleri ile oldukça güvenli dağıtık bir ağ üzerinde çalışan varlıkları hem takip etmek hem kontrol etmek hem de çeşitli kimliklerle ilişkilendirmek son derece zor bir durum olarak düzenleyici kurumlara önemli bir meydan okuma teşkil ediyor.

Ek güvenlik katmanları ile daha gizli işlem yapabilme imkanı sunan Monero (XMR) gibi kriptopara birimleri ise düzenleyici kurumlar için ek birtakım zorlukları beraberinde getiriyor. ABD Vergi Dairesi (IRS) son birkaç aydır XMR işlemlerinin gizliliğinin kırılması için yüzbinlerce Dolarlık ödül kampanyaları düzenliyor.

Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcılar

Yukarıda da anlatıldığı üzere blokzincir teknolojisinin sunduğu imkanlar nedeniyle doğrudan kriptoparaların düzenlenmesi çok zor bu nedenle düzenleyici kurumlar, yasalar merkezi kriptopara hizmet sağlayıcılarını muhatap alıyor.

Sanal / Dijital Varlık Hizmet Sağlayıcılar ifadesi düzenleyici kuruluşlar ve Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gibi uluslararası kuruluşların, kriptopara ticareti, saklama hizmeti veren hizmet sağlayıcılar için kullandığı genel bir ifade olarak karşımıza çıkıyor. Bu hizmet sağlayıcılar, kullanıcıların, kriptopara almak, satmak, saklamak ve nihai olarak kriptoparalarını itibari para birimlerine çevirmek ve bu yolla fonlarını banka hesaplarına çekmek için kullandıkları platformlardır.

Kriptoparalar doğrudan ticarette, ödemelerde kullanılamadığı yani nakde çevirme ihtiyacı ortadan kalkmadığı ve kriptopara ticareti için aracı platformlar / hizmet sağlayıcılar kullanılmaya devam ettiği sürece bu kurum ve kuruluşları düzenlemek illegal işlemlerle mücadele ve vergilendirme gibi düzenleyici yasalar açısında önemli ölçüde yeterli olmaktadır.

Merkeziyetsiz Finans (DeFi) Protokolleri

Blokzincir teknolojisi üzerine geliştirilen akıllı sözleşmeler ile kişiler / adresler arası, merkeziyetsiz, güvenli, açık ve şeffaf bir şekilde daha kompleks finansal işlemler yapılabilmektedir. DeFi protokolleri, uygulamaları ile merkeziyetsiz borsalarda otomatik piyasa yapıcılar aracılığıyla kriptopara ticareti yapılabilmekte, türev varlık ticareti, borç / kredi alma – verme işlemleri yapılabilmekte ve DeFi protokolü akıllı sözleşmelerine ilgili protokol aracılığıyla yapılacak işlemler için kriptopara kilitleyerek çeşitli ödüller alınabilmektedir.

DeFi protokolleri çok hızlı gelişmektedir. Yukarıda bahsedilen, DeFi protokolleri aracılığıyla gerçekleştirilen finansal işlemlerin sayısı ve bu işlemlerin gerçekleştirilme şekli hızla değişmekte, gelişmekte, farklı finansal araçlar tokenize edilerek merkeziyetsiz finans protokollerinde işleme açılmakta ve kullanıcı deneyimi her geçen gün iyileşmektedir. DeFi protokollerinde kilitli varlık miktarı da 25 milyar Dolar’a yaklaşmıştır ve hızla artmaktadır.

DeFi, günümüz geleneksel finans kurumlarının ve finansal araçlarının sunduğu çok sayıda işlemi bireylere merkeziyetsiz olarak sunmaktadır. DeFi protokollerini, arkasında merkezi bir kişi ya da kurum bulunmaması nedeniyle Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcılar başlığı altında değerlendirmek ve bu başlık altında düzenlemek, düzenleyici yasalarla yükümlülük altına sokmak mümkün değildir.

Düzenleyici Kurumlar İçin Önemli Bir Meydan Okuma: DeFi

Kriptoparalar için blokzincir tabanlı olması nedeniyle sınırları olmayan bir işlem ekosisteminde çok sayıda işlemin gerçekleştirilebileceğini ama kullanıcıların nihai olarak fonlarını nakde çevirmek ya da daha esnek işlemler yapabilmek için merkezi kriptopara borsalarını ve bankaları kullanacaklarını ifade etmiştik. Böylece düzenlenen bu kurumlar aracılığıyla kriptopara işlemleri de sınırlı da olsa düzenlenmiş olacaktır. Benzer durumlar DeFi ekosistemi için de geçerlidir. DeFi protokollerinde işlem yapan kullanıcılar da merkezi kriptopara borsalarını ve bu borsalar üzerinden bankaları kullandıkları takdirde düzenlemelerin etki alanına girmiş olacaktır.

Bireyler kripto varlıkları ile işlem yapıp çeşitli araçlarla merkezi platformları kullanmaktan kaçınabilirler. Dolayısıyla bireylerin merkezi platformları kullanmasını ve böylece düzenleyici çerçeveye dahil olmasını beklemek düzenleyici kurumlar açısından çok mantıklı olmayacaktır. Bu nedenlerle düzenlemeler açısından son aylarda DeFi protokollerinin yapısı ve işleyişi ve nasıl düzenleneceği konusu tartışmaya açıldı.

Düzenlemeler açısından öncelikle DeFi protokollerinin, varlıklarının mevcut yasalar nezdinde statüsü belirlenmelidir. Bahse konu platform, banka mı, türev piyasası mı, aracı kurum mu, sigorta fonu mu, menkul kıymet, kriptopara varlık ihraççısı mı vb. sorulara cevap verildikten sonra verilen cevaba göre ilgili mevzuatın uygulanabilirliği, uygulanabilir değilse yeni düzenlemelerin nasıl olması gerektiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Mevcut DeFi protokollerine, yapısı itibariyle, çok geniş yorumlanmadığı takdirde mevcut yasalar nezdinde bir statü tanımak ve bu platformların bir kurum ve kuruluştan lisans almasını beklemek oldukça zordur. Çok sayıda farklı örnekte mümkün değildir.

Düzenlemelerin önemli bir özelliği bir işlemi, işleme ilişkin hususları düzenlerken taraflarlara ilişkin hususların da düzenleme çerçevesinde belirlenmesidir. DeFi protokollerinde, örneğin Uniswap gibi merkeziyetsiz bir borsada işlem yapıyorsanız ve bir işleme onay verdiyseniz işleminiz likidite havuzlarında toplanan kripto varlıklarla gerçekleştirilir. Likidite sağlayıcılarının kimliğine dair adresler dışında bir veriye ulaşmak mümkün değildir. Bir suçla ilişkili illegal varlıklar mı likidite olarak sağlandı, likidite sağlayıcı suçlu bir kişi, organizasyon mu, hangi ülke vatandaşı vs. gibi bilgilere ulaşmak DeFi protokollerinde mümkün değildir.

Blokzincir üzerinde adresler, işlemler ile ilgili IP eşleşmesi yapılamadığından bir işlemle bir IP adresini ilişkilendirmek de mümkün değildir. Örneğin Uniswap’ın https://app.uniswap.org/#/swap aracılığıyla sunduğu arayüzle Uniswap akıllı sözleşmeleri ile bir işlem gerçekleştirildiğinde sadece bu adrese erişen IP adresleri izlenebilmektedir. Adresler ve işlemler ile IP adresleri eşlenememektedir.

Düzenleme tartışmalarında yukarıdaki verilere referansla “denetleyici gözetim” mekanizmalarının güçlendirilmesi konusu önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Blokzincir, kriptoparalar ve DeFi protokollerinde şeffaf bir ağ olarak adreslerin ve adreslerle ilişkili işlemlerin izlenmesi imkanı sunduğundan uzunca bir süredir çeşitli yazılımsal araçlarla kriptopara adresleri üzerinden işlemler analiz edilmeye çalışılıyor. ABD’de gündeme gelen kişisel adres KYC düzenlemesi ve Hollanda’nın geçtiğimiz günlerde benzer bir düzenlemeyi uygulamaya koyması ile adreslerin bireylerle yasal olarak ilişkilendirilmesine dair adımlar atıldı. Düzenlemeler çerçevesinde elde edilecek adres bilgileri, denetleyici gözetim araçları için bir işlem ve adresle ilişkili gerçek kişileri ilişkilendirme konusunda düzenleyici birimlere yardımcı olacaktır.

Finansal varlıklarla ilgili düzenlemelerin önemli bir başlığı da vergilendirmedir. Geçtiğimiz aylarda DeFi gelirlerinin nasıl vergilendirileceğine dair sorular gündeme geldi. Bu noktada New York merkezli TokenTax gibi uygulamalardan bahsetmekte yarar var. TokenTax, kullanıcılar tarafından işlem yaptıkları platformlarla ilişkilendirilerek kriptopara işlemleri, kazançları neticesinde kullanıcıları için vergi raporları hazırlıyor. Otuza yakın DeFi platformunu da destekleyen TokenTax, DeFi kullanıcıları tarafından kriptopara adresleri TokenTax ile ilişkilendirildiği takdirde DeFi işlemleri ve kazançları için vergi raporları da hazırlamaktadır. TokenTax, yasal çerçevede kalmak, düzenleyici kurumlarla problem yaşamak istemeyen kişi ve organizasyonlar için önemli bir çözüm sunarken, isteğe bağlı bir çözüm sunduğundan düzenleyici kurumların ihtiyacını karşılamamaktadır.

Sonuç

DeFi protokolleri düzenleyici kurumlar için ciddi bir meydan okuma niteliği taşımaktadır. Kullanıcılar halihazırda doğrudan kriptoparalar ile ödeme yapamadığından, kripto varlıklarını nakde çevirme ihtiyacı devam ettiğinden ya da kullanıcıların, kriptopara ticareti, saklama hizmeti için önemli ölçüde merkezi kurumları kullanması gerektiğinden kullanıcılar, merkezi hizmet sağlayıcıları ve bankalar üzerinden düzenleyici çerçeveye dahil olmaktadır.

DeFi protokolleri hızlı bir şekilde gelişim göstermektedir. Son derece özgün, geleneksel finansal araçlardan ayrışan DeFi varlıklarının sayısı artmaktadır. Yapısı ve işleyişi ile bu uygulamaları mevcut düzenleyici çerçeveye dahil etmek, mevcut yasalarla sınıflandırmak çok daha önemlisi mevcut yasaları DeFi protokollerine uygulamak halihazırda neredeyse mümkün değildir.

DeFi’ı düzenlemek yukarıda ifade edilen denetleyici gözetim mekanizmalarını geliştirmek ve diğer merkezi kurumları düzenlemekten öteye gitmiyor mevcut durumda. DeFi protokolleri geliştiricilerini lisans almaya zorlamak da bu protokollerin yapısı ve sınırlarının olmaması nedeniyle mümkün değilken bu protokolleri yasaklamak, kullanımını engellemek de mümkün değildir.

Merkezi kurumları kullanma ihtiyacı nedeniyle sınırlı da olsa düzenlemelerin etki alanında dahil edilen kriptoparalar ile doğrudan ödemelerin yapıldığı, bu varlıkları nakde çevirme ihtiyacının ortadan kalktığı bir gelecek varsayımında DeFi protokollerinin düzenleyi kurumlar için ne kadar ciddi bir meydan okuma olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Öyle bir gelecek varsayımında mevcut kurumların yapısının ciddi anlamda dönüşmüş olması ihtimali de gözden kaçırılmamalıdır.

Bu yazı ilk olarak 28/01/2021 tarihinde BTCHaber‘de yayımlanmıştır.

Share This